Köşe yazısı

Okunmamış Mektuplar | Yine bir gün karşılaşırsak…

Okunmamış Mektuplar

Okunmamış mektuplar

Her düşüncenin kendi içinde eyleme dönüşme gibi bir derdi vardır. Sorunlar değil midir aslında işin aslını oluşturan, yani doğumunu meydana getiren. Her hayalin aslı değil midir gerçekte onu bir şeyin eksikliği yapan. Evet; o yer var ve keşfedilmeyi bekler. Sen orada yoksun belki ama orası seni bekler. Şayet gerçekten bir gün orada olacaksan, orada olabilmenin heyecanı içinde hep bir şeyleri yaşatır. Sahip olmadan önceki o son yaklaşımın belki o günlerin ulaşılmayan mektubudur. Okunmamış mektuplardır.

Nefes Alıyoruz.

Nefes alıyoruz, nefes veriyoruz aslında hiç bir şeyin bize ait olmadığı açıkça ortada değil mi? Öyleyse kiracı gibi yaklaşmalı duygulara… Gerçekleşmeden, gerçek olmadan önce. Bu nüans aslında tutkunun sınırları ile özdeşmiş duyguların sır tutan anahtarlarını ortaya saçıyor. Her şey yolundayken sen kendini keşfetmeden önce bile anahtarlar hazır ve kapılar seni bekliyor. Acaba çıkılmayan açmazlarla dolu bir yolda, kendini keşfetmek isteyenlerle karşılaşmış olmak, tam olarak neresi? Nefes alıyor, nefes veriyoruz. Aslında onlarda aynı duyguların bir parçası. Kim bilir aynı nefes içerisinde kimlerle ortaklık kuruyoruz da yanlarından sessizce derin düşünceler ve ifadelerle geçip gidiyoruz. Çünkü içinde kendi derdi olanların etrafı kalabalık sessizliklerle dolu. Aslında her hayalin bir anısı değil miyiz?

İyilikler En Güzel Eserlerdir

Her hayal kendi içinde tutucu bir gerçek biriktirmiştir. Doğaya bak, yumurtalara bak, canlılara bak yaşamın her döngüsü üretkenlik üzerine kurulmuş bir sistem. Peki biz iyiyi üretenlerden miyiz? Nefes alıyor tüketiyor, nefes veriyor üretiyoruz. Biz bu döngünün aslında hiç bir şeyin bize ait olmadığı yerdeyiz. Fakat; bunun belli bir süre devam edebilmesi için başkaları için var olabilmenin konumdayız. Genellikle biz buna ”Eser” demiyor muyuz. İyilik ise en güzel eserdir.

Yine bir gün karşılaşırsak.

Yeni bir gün karşılaşırsak, okunmamış mektupların müdavini oluruz. Kelimeler büyümez, keza cümlelerde öyle. Onların yeri de değişmez. Nasıl yazdıysan öyle kalmıştır. Ama nasıl okuduysan öyle kalmaz. Dün farklı, bugün farklı, yarını bilmiyoruz. Onlar aynı yerde kaldıkça biz değişiyoruz. Öyle ise söylenmemiş sözler, okunmamış mektuplar, yaşanmamış duyguların bir parçası değil midir? Eserler hep yapmak istenilen iyilikler olmuş ve böyle doğmuştur. Kelimelerin oluşturduğu cümleler gibi. Yine bir gün karşılaşırsak, belki de hiç olmadığımız gibi, değişmiş gibi davranırız.

Daha fazla köşe yazıları için burayı tıklayın…

Yazan: Gürkan Duman

5 1 vote
Article Rating

Gürkan Duman

Gürkan Duman 1989 istanbul şişli doğumluyum. Araştırmayı ve blog yazmayı seviyorum. Yeniliklere açık birisiyim ve hayatın yaşanmaya değer olduğunu düşünüyorum.

Subscribe
Bildir
guest
0 Yorum
Inline Feedbacks
View all comments
0
Would love your thoughts, please comment.x
Paylaş
Bağlantıyı kopyala