Geçerken bir uğrayayım dedim. | Tüm güzellikler seninle olsun…
Geçerken bir uğrayayım dedim.
Zaman geçmeden, sevgi azalmadan, henüz güneş varken geçerken bir uğrayayım dedim. Etrafa sessizce bakıp istemsiz tebessümlere denk gelmek ve gülücüklerin ait olduğu yerlerde kaybolmak gibisi yok. O gün planın yoksa planın en büyük parçası da bu. Şayet planın varsa da başkalarının olmadığı bir planın içerisinde yer almak ve onların davetlisi olmak ne güzel bir duygu. Aracın içinde, pencereden elini çıkarıp rüzgara karşı ellerini açmak sade özgürlüğün en güzel temel tanımı. O an hayattaki en büyük zenginliğin seni orada tutan şeyin farkında olmak. Yani hayatı anlamak…
Geçerken bir uğrayayım dedim
Kimlerle karşılaşacağın belirsiz. Her biri canlı bir kütüphane. Belki kaybolduğu yer atölyenin ta kendisi. Yağmurlu gökyüzünden güneşli günlere uzanan bu yolculukta seni nelerin karşılığı belirsiz. En önemlisi de en iklimin farklı güzelliklerini yaşıyorsun. Nefes alabiliyor, dokunuyor ve hissedebiliyorsun. Dikiz aynasında güneşi görüyorsun doğuşu ve batışı temiz bir uykunun da sana hediyesi oluyor. Rüzgara çarpan yüzünden daha iyi olamazsın. O an hayattaki hissettiğin en önemli şey orada bulunuyor olman. Bedeninden kibrin, kirliliğin akmış ve güzel bir yolculuğun içerisindesin. Bir resimde kendini görüyor olabilmek, gülen ve ağlayan surat taşımanın da kararlarını da verdirebiliyor. En önemlisi adım attığın sürece iyisini de göreceksin kötüsünü de…
Tamahkâr
Alışveriş yaparken duygusal olmalı insan. ”Profesyonel olmak bunu gerektirir derler ya hani” Değil.. başarıyı parayla ölçerler bir de Tamahkâr tutum ve davranışlarla. Oysa keşfedilmemiş insan kadar zengin biri yoktur. Duygularıyla, hisleriyle ve kendisiyle. Bir bütündür çevresiyle. Doğanın bir parçası, aynı zamanda döngüsüdür. Duygu alışverişinde geçmez para, mal ve mülk. Sevgi ektiğin yerde saygıyı nasıl biçtiğini göreceksin. Belli zaman geçecek tabi aradan ve sen geçerken göreceksin. Belki ellerin ceplerinde boşluğu arayacak ama yüreğindeki sevgiyle bilineceksin. Seni tanıyacaklar, sana hoş geldin diyecekler ve sen önce ağaçlardaki meyveleri göreceksin.
Boşluğa yaslanmak…
Hiç bir boşluk düşmenin ne denli darbe oluşturduğunu belirtmez. Görmediğin boşluklardan her zaman keyif verir. Gözün kapalı olduğu sürece; He apartmanın 100 katında olmuşsun, he 1 metre yüksekliğinde olmuşsun ne fark eder. Yavaşça yaslan boşluğa ve kendini bırakma. İşte bu güç seni dengede tutan en iyi çekimi verecek. İnsanları çok iyi tanıyacaksın ve tanıdığın her insan sen iyi olduğun sürece iyi olacak. Bu böyledir. Genelde böyledir boş ver yaslan yavaşça boşluğa geriye çeksin rüzgar seni, güneş sabitler nede olsa. Geçerken bir uğra arada meyve ağaçlarına ve tırman özgürce, dallarından kopar erikleri, elmaları. Senin özgürlüğün bu…
Geçerken bir uğrayayım dedim
Selam verdim çay içtim, gülümseme aldım, tarif öğrendim, tecrübe edindim, zamanı dinledim, saate baktım, ortam seslerini duydum, çay kaşığındaki seslere odaklandım, odun kokusu aldım, tütsü kokusu aldım, duvardaki resimleri gördüm, tekrarlanan sözleri işittim. İnsanlar birer kütüphane gibiydi, canlı kitap gibiydiler. Nesneler canlı tablo gibi geçerken bir uğrayayım dedim aynada otobüsün yansımasını gördüm…
Daha fazla köşe yazısı için bizi takip edin.
Yazan: Gürkan Duman